Palandöken Masaj Salonu-Masöz Esra

Palandöken Masaj Salonu-Masöz Esra

Palandöken Masaj Salonu-Masöz Esra “Uzak değil, ” dedi Miranda. “Yürüyerek gidebiliriz.” Onları hole kadar takip eden Olivia sordu, “Sizinle gelemeyeceğimden kesin misin?” Turner Miranda’nın kapıya yöneldiğini görünce, “Sen kal, ” diye emretti yumuşak bir tavırla. “Eğer tek parça halinde dönmezsek birinin bekçiyi çağırması gerekecek.” *** On dakika sonrasında, Miranda o gün, daha önce kovulduğu kitapçı dükkânının önünde duruyordu. “Hadi Miranda, ” dedi Turner mırıltı halinde. “birazcık korkutucu görünüyorsun.” “Güzel, ” dedi Miranda ve süratlica yürümeye devam etti.

Turner onu engellemek için elini omzuna koydu. “İzin ver ben senden önce gireyim, ” diye önerdi, gözlerinde eğleniyor olmanın ışıltısı vardı. “yalnız şu görüntün bile zavallı adama inme gelmesine niçin olabilir.” Miranda kaşlarını çatarak baktı fakat gene de geçmesine izin verdi. Bu sefer kitapçının onu hırpalaması mümkün değildi. Kafi dozda öfkeyi almış ve unvan sahibi bir soylunun zırhına bürünmüş bir halde gelmişti. Bu defa kitap kesinlikle onundu. Turner dükkâna girince bir çan çaldı. Miranda hemen peşinden girdi, onu neredeyse topuklarına basacak kadar yakından takip ediyordu.

Palandöken Masaj Salonu-Masöz Esra

Palandöken Masaj Salonu-Masöz Esra “Yardımcı olabilir miyim efendim?” diye sordu kitapçı, yağcı bir nezaketle. “Evet, benim ilgilendiğim…” Sözlerini bitirmeden çevreına bakınmaya başladı. “Şu kitap, ” dedi Miranda kesin bir ifadeyle, vitrini işaret ederek. “Evet, işte o, ” dedi Turner ve kitapçıya gülümsedi. “Sen!” dedi kitapçı ağzından tükürükler saçarak, suratı öfkeden kıpkırmızı kesilmişti. “Dışarı! Çık dükkânımdan!” Miranda’nın kolundan tutup onu kapıya doğru sürüklemeye çalıştı. “Dur! Dur diyorum sana!” Miranda aptal benzer biçimde gördüğü bir insanın kendisini aşağılamasına izin verecek birisi değildi. El çantasını kavradığı gibi adamın başına geçirdi. Turner şaşkınlıktan dona kalmıştı. “Simmons!” diye bağlarırdı kitapçı, yardımcısına sesleniyordu.

“Bir polis getir. Bu genç kadın aklını kaçırdı.” “Ben aklımı kaçırmadım, seni ihtiyar keçi!” Turner ne yapabileceğini düşünüyordu. Ne yaparsa yapsın sonucun iyi olacağından emin değildi. “Ben parasını ödeyecek olan bir müşteriyim, ” diye devam etti Miranda heyecanla. “Ve Arthur’un Ölümünü satın almak isterim!” “Ölürüm de onu sana vermem, seni terbiyesiz sürtük!” Sürtük? Bu kadarı hakikaten Miranda için çok fazlaydı. Şu andaki davranışlarına bakarak anlaşılamayacak bir duyarlılığa sahipti aslen. “Seni alçak, alçak adam, ” diye tısladı ve el çantasını tekrar havaya kaldırdı. Sürtük?